ŞİDDET, TOPLUMA İHANETTİR!
Kadına yönelik şiddet; kadın- ların maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolo- jik eylemler olarak karşımıza çıkıyor.
Şiddet; yaşam hakkı, eğitim hakkı ve sağlık hakkı gibi te- mel insan haklarını ihlal ediyor. Kadın, erkek ve çocuk fark et- meksizin hepimiz, insan onuru- na yakışır şekilde yaşamayı hak ediyoruz. Her birimiz bir ailenin parçasıyız ve biliyoruz ki güçlü aile, güçlü toplumu inşa eder. Bu toplumu kurabilecek güç, şiddetsiz bir hayatı benimse- mekten geçiyor.
ŞİDDETİN ETKİSİ, ŞİDDET GÖRENLE
SINIRLI DEĞİLDİR!
Utanma, yalnızlık, yetersizlik hissi, başarısızlık hissi, suçluluk, düşük özgüven, harekette bulunmada yetersizlik, değersizlik hissi, konsantrasyon güçlüğü, kendinden memnuniyetsizlik, fiziksel rahatsızlıklar (sakat kalma, yaralanma, kronik ağrılar), yeme bozuklukları vb. sonuçlara maruz kalıyor.
HER TÜRLÜ ŞİDDET GİBİ KADINA YÖNELİK ŞİDDET DE SUÇTUR!
Türk Ceza Kanunu'nda;
Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirler yer alıyor.
Bir kadına, çocuğa, aile bireyine şiddet uygulanması ya da bir kişiyi rahatsız edecek boyutta ısrarlı takip eyleminde bulunulması halinde şiddet uygulayan;
Eşe, çocuğakarşı gerçekleştirilen suça konueylemler, şikâyet aranmaksızın soruşturulabilir ve yeterli şüphe bulunduğu takdirde kamu davasına dönüşebilir.
Kanunda yer alan bu tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının sağlanması amacıyla mahkeme tarafından şiddet uyguladığı iddia edilen kişi hakkında elektronik kelepçe takılması kararı verilerek kişi, anlık olarak izlenebilir.
Şiddet faili tarafından tedbir kararlarına aykırı hareket edilmesi hâlinde, hâkim tarafından üç günden on güne kadar zorlama hapsi kararı verilebilir. İhlalin her tekrarında, zorlama hapsinin süresi on beş günden otuz güne kadar çıkabilir.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET, MİLLİ DEĞERLERİMİZE SAYGISIZLIKTIR!
Tarihimizin tüm toplumsal süreçlerinde kadının belirleyici ve destekleyici bir rolü olduğu biliniyor. Milletimizin asli unsuru olan kadınlarımızın tarih boyunca yüklendiği tüm bireysel ve toplumsalsorumluluklardayapıcıveyolgöstericibirmisyonla hareket ettiği görülüyor.
Tarihimizde, emirname ve fermanlar "Hakan ve Hatun buyuruyor ki" şeklinde ifade edilerek idarede Hatunlar da Hakanlar kadar yetkili kabul edilmiştir. Milletimizin destanlarında, efsanelerinde, hikâyelerinde, avda, savaşta, temsilde, dini, siyasi, insani, iktisadi sahalarda kadın ve erkek her zaman birlikte yer almıştır.
Kadınlarımız; yönetimde, savaşta, barışta erkeklerle birlikte yer alıyor. Kurtuluş Savaşı'nda Şerife Bacı, Halide Onbaşı, Halime Çavuş, Nezahat Onbaşı, Çete Emir Ayşe, Kara Fatma, Gördesli Makbule, Tayyar Rahmiye, Hafız Selman İzbeli gibi kadın kahramanlarımız, tarih içerisinde bir ve bütün olarak gören bir anlayışla yoğrulmuş olmamız, bugünümüze rehber olacak kadar güçlü göstergelerdir. Kadına yönelik şiddete yükselen tepki artık milli bir hassasiyete dönüştü çünkü milli değerlerimizin inşasında kadının rolü ve önemi belki tüm ülkelerin toplamından daha fazla.
Şiddeti reddeden milli birlikteliğimiz ve kararlılığımız, söz konusu kadına yönelik şiddet olunca da aynı kararlılıkla duruşunu sürdürüyor. Aziz şehitlerimizin kanı, gazilerimizin kahramanlıkları, kadınlarımızın fedakârlıkları, emek ve dualarıyla kurulan vatanımızda kadına yönelik her türlü şiddete karşı hukuk içerisinde mücadele etmek, sevgi ve saygıya dayalı değerlerle kurulmuş olan ülkemizde hepimizin sorumluluğunda.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET, İNANCIMIZLA BAĞDAŞMAZ!
Dinimiz ırkı, yaşı, dili, cinsiyeti, dini ne olursa olsun saygın ve onurlu bir varlık olan insanın İslam tarafından tanınan beş temel hakkını, yani "can, akıl, inanç, mal ve nesil dokunulmazlığını" öne çıkarıyor. Toplumda adalet, hoşgörü, saygı ve merhamet gibi yaşatan, yeşerten ve birleştiren değerlerin yerleşmesini istiyor. Sevgili Peygamberimiz
"Müslüman,elindenvedilindeninsanlarazarargelmeyendir."
buyuruyor.
İslam'a göre kadın ve erkek yaratılıştan aynı değere sahip. Aralarında insanlık değeri, temel hak ve dokunulmazlıklar, iffetli ve onurlu bir hayat yaşama hakkı konusunda hiçbir fark yok. Rabbimizin "en güzel örnek" olarak tanıttığı Hz. Peygamber (s.a.v.), erkekleri "Sizin hanımlarınız üzerinde hakkınız olduğu gibi, hanımlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır" sözleriyle uyarıyor ve "Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır..." buyuruyor.
Dinimize göre aslolan şefkattir, merhamettir, yaşatmaktır. Hiçbir kul, bir başkasının canına, malına ve kişilik haklarına kast edemez. Şerefini ve onurunu zedeleyecek davranışlarda bulunamaz. Dinimiz şiddeti bir kul hakkı ihlali olarak değerlendiriyor ve yasaklıyor. Aile içi şiddete yol açan her türlü zihniyet, inanış, gelenek ve törenin karşısında durulması gerektiğine vurgu yapıyor.
Şiddet içerikli bir durumla karşılaşıldığında sessiz ve tepkisiz kalmayıp yapıcı ve etkili bir tavır takınmak her Müslüman'ın görevidir.
SAYGI GÖRMEK TEMEL İNSAN HAKKIDIR!
ŞİDDETE BAŞVURMAMALIYIZ!
DİNLEMELİYİZ, ANLAMALIYIZ, KENDİMİZİ KARŞIMIZDAKİNİN
YERİNE KOYMALIYIZ!
Şiddetin kız kardeşimize, annemize, kızımıza, torunumuza, kız arkadaşımıza yönelik olarak da gerçekleşebileceğinin farkındayız ve tüm erkekleri bu konuda bilinçli/duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Şiddet Mağduru ve Tanıklarının Başvurabileceği Yerler ve Uygulamalar
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaynak: https://www.icisleri.gov.tr/kadinacilihbarsistemikadesileihtiyacinizolduguandaguvenlikguclerimizbirtiktayaninizda